Турецкий язык. Перевод прозы на примере романа «Kürk Mantolu Madonna. Часть 2». Практикум с заданиями (В2-С1) - страница 5

Шрифт
Интервал


arif ettiği odaya gitmekle burayı bırakıp çıkmak arasında bir hayli tereddüt ettim.


28. Sonra ağır ağır, başım önümde, birkaç adım yürüyerek ilk rast geldiğim hademeye mütercim Raif efendinin odasını sordum.


29. Adam eliyle gayri muayyen bir kapıyı gösterdi ve geçti.


30. Tekrar durdum. Niçin bırakıp gidemiyordum? Kırk lira aylığı mı feda edemiyordum?


31. Yoksa Hamdi’ye karşı ayıp bir harekette bulunmuş olmaktan mı çekmiyordum?


32. Hayır! Aylardan beri süren işsizlik, buradan çıkınca nereye gideceğimi, nerede iş arayacağımı bilmemek…


33. Ve artık tamamıyla pençesine düşmüş olduğum bir cesaretsizlik…


34. İşte beni o loş koridorda tutan ve oradan geçecek olan diğer hademeyi beklemeye sevk eden bunlardı.


35. Nihayet rastgele bir kapıyı araladım ve içeride Raif efendiyi gördüm.


36. Onu evvelden tanımıyordum.


37. Buna rağmen, masasının başına eğilmiş gördüğüm bu adamın başkası olamayacağını derhal hissettim.


38. Sonradan bu kanaatin nereden geldiğini düşündüm.


39. Hamdi bana:

«Bizim Almanca mütercimi Raif efendinin odasına senin için bir masa koydurdum, kendisi sessiz sedasız, allahlık bir adamdır, kimseye zararı dokunmaz» demişti.


40. Sonra herkese bay, bayan denildiği bu sıralarda ondan hâlâ efendi diye bahsediyordu.


41. İhtimal bu tariflerin kafamda yarattığı hayal orada gördüğüm kır saçlı, bağa gözlüklü, tıraşı uzamış adama pek benzediği için hiç çekinmeden içeri girmiş, başını kaldırıp dalgın gözlerle bana bakan zata:

«Raif efendi sizsiniz, değil mi?» diye sormuştum.


42. Karşımdaki bir müddet beni süzdü.


43. Sonra hafif ve adeta korkak bir sesle:

«Evet, benim! Siz de galiba bize gelen memursunuz. Biraz evvel masanızı hazırladılar. Buyurunuz, hoş geldiniz!» dedi.


44. İskemleye geçip oturdum.


45. Masanın üzerindeki soluk mürekkep lekelerini, çizgileri seyretmeye başladım.


46. Bir yabancı ile karşı karşıya oturulduğu zaman âdet olduğu üzere oda arkadaşımı gizliden gizliye tetkik etmek, kaçamak bakışlarla hakkında ilk -ve tabii yanlış- kanaatler edinmek istiyordum.


47. Fakat onun bu arzuyu hiç hissetmediğini ve başını tekrar önündeki işe eğerek ben odada yokmuşum gibi meşgul olduğunu gördüm.


48. Öğleye kadar bu hal devam etti. Ben artık gözlerimi pervasızca karşımdakine dikmiştim.


49. Kısa kesilmiş saçlarının tepesi açılmaya başlamıştı.


50. Küçük kulaklarının altından gerdanına doğru birçok kırışıklar uzanıyordu.