Olga sık sık kızına Irina’nın asla anlayamadığı soğuk ve mesafeli bir bakışla bakarak, «Müdahale etmemeye çalışın» diyordu.
Irina, ne annesinden sıcaklık beklemesi, ne de babasından ilgi beklemesi gerektiğini hemen anladı. Onları rahatsız etmemeye çalışıyor, düşüncelerinde, kitaplarda, akşamları okuduğu masallarda teselli buluyordu. Bu kitaplar onun tek arkadaşı oldu, ancak kalbinde bu kadar eksik olan şeyin, ebeveyn sevgisinin yerini alamayacaklarını hissetti.
Ancak kardeşi yüzünden daha da büyük bir yabancılaşma onun hayatına girdi. Ağabeyi Victor her zaman ailedeki en önemli kişi olmuştur. Ancak Irina ondan ihtiyaç duyduğu korumayı hiçbir zaman hissetmedi. Hiçbir zaman nazik ya da şefkatli olmadı ama her yıl davranışları giderek daha tuhaf ve korkutucu hale geldi.
Irina beş yaşındayken dünyası değişmeye başladı. Ailede, tüm unutma çabalarına rağmen asla unutamadığı bir an yaşandı. Bu, ağabeyinin ona ilk kez şiddet uyguladığı andı. Herkesin uyuduğu bir geceydi. Irina tuhaf bir şeyden, bir şeylerin ters gittiği hissinden uyandı. Hareket etmeye çalıştı ama başaramadı; sanki bedeni ona teslim olmuyordu. Onun varlığını yakınlarda hissetti. Yakındaydı ama ne olduğunu anlamadı. Bir sorun var.
Bundan sonra uzun süre ne olduğunu anlayamadı. Tüm bunların bir rüya olduğuna, bir şeyleri anlamadığına inanmaya çalıştı. Ama kalan hisler onu rahatsız ediyordu. Acıydı, aşağılanmaydı, korkuydu. Irina ağladı ama kimse onu duymadı. Annem her zamanki gibi derin bir uykuya dalmıştı. Babam evde değildi. Koruma bulmak için yaptığı tüm girişimler başarısız oldu. Nasıl konuşacağını bilmediği için konuşmaktan korkuyordu.
Sonunda annesine anlatmaya çalıştığında ona öyle bir inanmazlıkla baktı ki Irina kalbinin sıkıştığını hissetti. Anne şöyle dedi:
«Bir şeyler uyduruyorsun, hayalperest olma».
Bu sözler onun için bir sonuç oldu. Kimsenin buna inanmayacağını anladı. Ve onun acısı önemli değil. Gerçeklerden mahrum kaldı. Irina kendine kapandı. Tek bir prensibe göre yaşamaya başladı: konuşmazsan, hissetmezsen, saklanırsan hayatta kalabilirsin.
Kardeşi artık onun için sadece bir kardeş değildi. Davranışları onu tiksindirmeye ve korkutmaya başladı ama bunu kimseyle paylaşamadı. Onun korkusu, yaşam korkusu kadar sürekli hale geldi. Onun her bakışından, her sözünden, her dokunuşundan korkmaya başladı. Ondan uzak durmaya ve umutsuzca iç dünyasında bir tür teselli bulmaya başladı.